Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası NATO’nun genişleme politikası, Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD’nin küresel stratejileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
NATO’nun Genişleme Süreci ve Rusya’nın Kırmızı Çizgileri
Doğan Bekin, Sovyetler Birliği’nin 26 Aralık 1991’de dağılmasıyla birlikte, ABD’nin “Yeni Dünya Düzeni” söylemi çerçevesinde NATO’yu genişlettiğini belirtti.
Varşova Paktı'nın 1991'de dağılmasıyla Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Slovenya ve Baltık ülkelerinin NATO’ya katılımı, Rusya’nın bu genişlemeyi kendi güvenliği açısından bir tehdit olarak görmesi, Putin’in, Sovyetler Birliği'nin çöküşünü "20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketlerinden biri" olarak tanımlaması, bu gelişmelerin Putin Doktrini’nin temel taşları olduğunu ifade eden Bekin, Rusya’nın Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya’da tekrar etkisini artırmaya çalıştığını vurguladı.
Rusya-Ukrayna savaşı ve küresel rekabet
Bekin, Rusya’nın Donetsk ve Luhansk’ı tanımasının aslında Batı’ya karşı doğrudan bir meydan okuma olduğunu belirtti. NATO’nun, Rusya’nın Ukrayna üzerindeki yayılmacı politikalarına set çekmeye çalıştığını ifade etti.
Rusya’nın işgal ettiği topraklardan geri adım atmayacağını, Ukrayna’nın ise Kırım dahil tüm işgal altındaki bölgelerin geri verilmesini şart koştuğunu, olası barış müzakerelerinin nasıl bir yön izleyeceğinin belirsiz olduğunu dile getiren Bekin, ABD’nin Ukrayna’daki nadir toprak elementlerine ilgisinin arkasında Çin ile giriştiği küresel ticaret savaşının yattığını öne sürdü.
Türkiye’nin barışçıl politikası şart
Doğan Bekin, Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile olan tarihi ve stratejik ilişkilerine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ülkemiz, geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu iki ülkeyle aynı jeopolitiği paylaşacaktır. Bu nedenle Türkiye’nin tarafsız ve barış odaklı politikalar izlemesi büyük önem taşımaktadır.”
Bekin, ayrıca geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO ve Libya müdahalesine dair eleştirilerini hatırlatarak, Türkiye’nin Karadeniz’de benzer bir açmaza düşmemesi gerektiğini vurguladı.