Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Gündeme dair takibimizi yapıyoruz, gelişmeler karşısında duyarsız olmak mümkün değil. İçimiz kan ağlıyor, hayata dair rutin akışımız bozuldu. Elimizden geldiği kadar maddi manevi yapılan protesto ve organizasyonlara katılarak tepkimizi ortaya koyuyor, Filistinli kardeşlerimiz için sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Tepkimizi ortaya koyarken, yazıp çizerken dahi çocuklar ve mazlumlar hiçbir haklı gerekçesi olmasa da öldürülmeye devam ediyor. Vicdanımız kanıyor, dayanacak hal kalmadı, insanlık olanları çaresizce seyrediyor.
Rahmetli Erbakan Hocamız “Siyonistler, güçten anlar” tespitini önemsiyorum, kendisi de benzer olaylar karşısında teşkilatını ve halkımızı meydanlara toplayarak benzer mitinglerle yöneticilerin yaptırım konusunda ki boşluğunu doldurmak adına onları ve kamuoyunu harekete geçirerek Filistinli kardeşlerimize ve tüm mazlum coğrafyada ki kardeşlerimize destek oluyordu. İktidara gelince de ilk olarak, D8 adı altında İslam ülkeleri birliğinin kurulmasına öncülük etmiştir. Kadim devlet anlayışımıza göre bireyler olarak hareket etmemiz mümkün değildir. Devletimizin uluslararası yapmış olduğu anlaşmalar gereği bu mümkün değildir. Müdahalenin yöneticilerimiz tarafından diplomatik görüşmeler yaparak çözüm üretilmesi mümkündür.
Mavi Marmara yardım Gemi’sinin vurulması olayında birisi! Uzaklardan seslenerek, otoriteye mi sordunuz giderken diye eleştirmişti. Rahmetli Kadir Mısıroğlu da cevaben senin kalbin gavurdan yana demişti. Kimsenin kalbini yarıp niyetini bilemeyiz fakat yapılan eylemler ve konuşulanlardan az çok kimin kimin yanında olduğunu anlayabiliyoruz. Otoritenin karşısında ki çaresizliğimiz ortadayken çözüm olarak yapılması gerekenler belli, güçlü olabilmek. Devletlerarası ilişkilerde elimizde ki güce göre yaptırımımız oluyor. Her alanda özüne dönüp kendi cinsinden olanlarla birlik oluşturmak siyasi, askeri ve ekonomik iş birlikteliğinin getirdiği güç, onlara karşı elimizi güçlendirecek.
İsrail’le normalleşme politikaları, ekonominin iyi gitmemesi nedeniyle ihtiyaca binaen yapılıyor açıklamaları, beni tatmin etmiyor ve samimi gözükmüyor. İsrail mallarını boykot edelim almayalım çağrısı sık sık gruplar tarafından gündeme getiriliyor. Bu malların ülkemize sokulması da devletin idaresinde, bir kararla alış verişi kestik mi bizi dikkate alırlar sanıyorum. Hani diyoruz ya hep biz bize yeteriz, yüzümüzü onlara değil kendi kendimize dönmeliyiz. Güçse, kendi birlikteliğimizi kurarak oluşturmalıyız.
Dost kim düşman kim belli, ilk destek büyük şeytandan geldi ve savaş gemilerini Gazze sahiline yerleştirdi. Ardından İngiltere ve küresel güçler İsrail’i davasında haklı bularak destek olduklarını açıkladılar. Bunun nedeni İsrail’in bu ülkelerdeki ekonomik gücü ve lobisinden kaynaklanıyor. Uluslararası kurdukları örgütlerle yönetiyorlar devletleri ve halkları. Aynı şekilde bizlerde başta Türk cumhuriyetleri ve ümmet anlayışı ile tüm İslam ülkeleri işbirliği ile onlara karşı güç oluşturabiliriz. Hale hazırda bu niyetle kurulmuş D8 ülkelerini harekete geçirip işler hale getirmektir.
Niyet ne olursa olsun elinde yetkisi olandan bir an önce etkili bir şekilde gereğini yapmasını bekliyoruz. Gelen haberlerden diplomasi trafiğinin yoğun olduğunu görüyoruz. İnsanlık gereği tüm dünya halkları meydanlardan gereken desteği toplanarak ortaya koyuyor. Gel gelelim içimizde ki insanımıza, halen nerede duracağını bilemiyor, gerçekleri onların medyasından takip ediyoruz. Siyonistler dünya kamuoyuna yalan haber ve bilgilerle kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. Biraz olaylara inancımızın getirdiği açıdan ve Kuran’ın gözünden bakabilsek, Filistinlileri suçlamak yerine kesin haklılıklarına inanırız.
Savaşta bile olsa, hiçbir Müslüman asla çocuğa ve kadına dokunmaz, aksini duyarsak bilelim ki ya haber yalandır, ya da yapanlar Müslüman değildir. Çocuk öldürmeyi kendileri (Siyonistler) iyi bilir. Tarihte hep düşmanlarımız tarafından bu kıyıma uğradık. Moğolları, Haçlıları, kurtuluş savaşını hatırlayın, hatta daha otuz yıl önce Sırpların Bosnalılara yaptığı katliamı ve soykırımı hatırlayın. Bugünde aynı kıyım devam ediyor, Doğu Türkistan da Keşmir de Hindistan da Arakan da ve Filistin de... Bunun tek sorumlusu düşmana korku vermeyen zayıf ve güçsüz görünümde ki birliği dağılmış Müslüman ülkeler...
Numan İbni Beşir’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhari, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
Bugün iman etmiş kim olursa olsun benim kardeşimdir. Turist olarak Fransa, Almanya, ABD’ye gitmektense, gelişmemiş bir Afrika ülkesine gitmeyi tercih ederim. Birbirimize ihtiyacımız var, inancımız bunu emrediyor. Eğer bugün kendi çocuklarımız benliğini ve kimliğini yitirmişse birbirimizden uzaklaşmanın ve gayrimüslimlere yaklaşmanın sebebiyledir. Onlardan bize fayda gelmez, inanan kimse rengi, ırkı, ülkesi ne olursa olsun, gayrimüslime karşı üstündür. Gelgelelim üste olan zenginliğinin ve gücünün farkında olmadan aşağıda olana karşı, kendini küçük görüyor. Allah Resulü (sav) dua ederken ilmin faydalısını istiyor Rabbimizden. Yunus Emre “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır” dizeleriyle ilimden kasıt önce Rabbini tanıyacaksın sonra sana emredileni bileceksin diyor.
Basın açıklaması için konsolosluğa giderken, üzerimize tuhaf gözlerle bakıyorlar. Oturdukları kafelerde kola içmeye ve olanlardan habersizmiş gibi davranmaya devam ediyorlar. Sorsan hümanistler, hayvanları severler, hatta evlerinde kedi köpek beslerler. Ama haksız yere günahsız masum insanların katledilmesine duyarsız, sağır olurlar. Şeyh Ahmet Yasin’in duası aklıma geliyor “ümmetimin sessizliğini sana şikâyet ediyorum ya Rabbi” diyor. On beş temmuzda olduğu gibi tüm halk olarak sokağa çıkılsa bugün durum daha farklı olabilir.
Ey çaresizlerin çaresi olan Allah’ım Filistin’deki kıyımın durmasına ne vesile olacaksa onu halk eyle! “Zulüm ebedi olamaz ve zulümle abat olunmaz.” Sözünün tecellisini bizlere göster Allah’ım... Okuduğumuz Fetih surelerinin yüzü hürmetine kardeşlerimizin kurtuluşunu ve Müslümanların zaferini bize göster. Biz aciz, çaresiz, günahkâr kulların bunu senden istiyoruz, ey duaları işiten ve kabul eden Allah’ım dualarımızı kabul eyle. Âmin