Gürer, 2010 yılından bu yana süregelen hayvan ve et ithalatının ülke ekonomisine büyük yük getirdiğini belirtti. "İthalat başladığında etin kilosu 12 liraydı, bugün kesimhanelerde 400 liraya ulaştı. Ürün fiyatlarındaki bu yükseliş, yanlış politikaların bir sonucudur," dedi. Son iki yılda 1 milyon 200 bin baş hayvan ithal edildiği bilgisini paylaşan Gürer, bu sürecin durdurulmadığını ifade etti.
SUDAN VE VENEZUELA ÖRNEKLERİ
Tarım Bakanlığı’nın geçmişte Sudan, Nijer ve Venezuela ile yaptığı tarımsal işbirliği anlaşmalarının başarısızlıkla sonuçlandığını vurgulayan Gürer, bu deneyimlerden ders alınması gerektiğini söyledi. Gürer, "Bu ülkelerle yapılan anlaşmalar Türkiye'nin sorunlarına çözüm olmadı, aksine kaynak israfına neden oldu," dedi.
ARTAN MALİYETLER ÇİFTÇİYİ ZORLUYOR
Girdi maliyetlerinin artışı, tarım sektöründe üretimi giderek daha zor hale getiriyor. Gübre, mazot ve yem gibi temel girdilerdeki fiyat artışlarına dikkat çeken Gürer, çiftçilerin bu maliyetlere yetişemediğini belirtti. “Bu artışlar, tarımsal üretimde büyük düşüşlere neden olabilir,” dedi.
KURAKLIK VE SU SORUNLARI
Türkiye’nin su kaynaklarının yetersizliği ve kuraklık tehdidi, Gürer’in vurguladığı bir diğer önemli konuydu. Yağmurlama ve damlama sulama yöntemlerine geçişin hızlandırılması gerektiğini belirten Gürer, modern sulama tekniklerinin tarım sektöründe verimliliği artırabileceğini söyledi.
2025 YILI İÇİN BEKLENTİLER
Ömer Fethi Gürer, 2025 yılının da tarım sektörü için zor bir yıl olacağını öngörüyor. Artan emtia fiyatları ve kuraklık, çiftçilerin işini daha da zorlaştırabilir. "Bu koşullarda, emeklinin, asgari ücretlinin uygun fiyatlarla ürün alabilmesi bir hayalden öteye geçemez," dedi.
DESTEK VE ÇÖZÜMLER
Gürer, tarım sektörünün desteklenmesi için acil sübvansiyon politikalarının hayata geçirilmesini önerdi. Gübre ve yem maliyetlerinin %50’sinin devlet tarafından karşılanması gerektiğini belirterek, çiftçilere verilen desteklerin artırılmasının önemine dikkat çekti.