Toplum olarak bir yandan depremin acılarını hafifletmeye çalışırken öbür yandan da gelecek bir depremde benzer yıkıntıların ortaya çıkmasını engellemeye yönelik nelerin yapılması gerektiği tartışılıyor. Aslında konut yapımlarında uyulması gereken kurallar konusunda meydanın boş olduğunu söylemek yanlış olur. Bu bakımdan cezaların yeniden düzenlenmesini istemek yanlış olmamakla birlikte sıkıntı cezaların yetersizliğinden dolayı sık sık bu felaketleri yaşadığımızı söylemek yanlış olmamakla birlikte sorunun tam karşılığı olmuyor. Çünkü var olan yasa ve yönetmeliklerin tam olarak uygulandığını söylemek mümkün değil. Çünkü mevcut yasa ve yönetmeliklerin eksik uygulandığı, bunun da ötesinde imar yasasına aykırı binaların yıkılmasını engellemek için sık sık imar afları çıkartıldığını düşündüğümüzde hatta bir affının gündeme geldiği günlerde yetkililerin il il dolaşarak o şehirlerde kaç bin kişinin aldığı cezaların affedileceğini müjdeleyerek oy istediğini düşündüğümüzde cezaların artırılmasının tek başına yeterli olmayacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun uygulamadaki ahbap çavuş ilişkisinin uygulamaya devam edilmemesi gerektiği net bir şekilde görülüyor. Yani uygulamada ucu kime dokunursa dokunsun kimsenin gözünün yaşına bakılmaması gerekiyor. Bu bakımdan uygulamadaki eksiklerin hatırlanması önemli ama iş gene geliyor yasa ve yönetmeliklerin uygulamasında gösterilecek ciddiyete dayanıyor.
Bunun için uygulamanın çok önemli olduğunu Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 40 bini aşkın insanımızın hayatını kaybettiği deprem sonucu yıkılan binalarda ciddi bir araştırma yapıldığını, yıkılan binalarda kimin kusuru varsa ucu kime dokunursa dokunsun kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağını söylemesi. Uygulamaya geçtiği takdirde sanıyorum bu konuda çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu tespit ister istemez insanın aklına, “Şimdiye kadar niçin var olan yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında bu anlayış ile hareket edilmedi? Sorusunu getiriyor. Aslında uygulama konusunda sıkıntı çektiğimiz tek alanın inşaat sektörü olmadığını hemen her alanda uygulamalarda sergilenen esneklik bir süre sonra özelliklede seçim öncelerinde bir affı gündeme getiriyor ve ortaya son depremde özellikle imar yasa ve yönetmeliklere uyulmaması sonucu ortaya çıkan yıkım ve can kayıpları imar aflarının kesinlikle yasaklanmasını yeniden gündeme getirdi.
Hemen belirteyim ki öncelikli olarak cezaların caydırıcı olması önemlidir. Ancak, bunun yanında bir de ikide bir aflar gündeme gelecek olursa o zaman söz konusu yasa ve yönetmelikler hiçbir işe yaramıyor. Böyle olunca son deprem vesilesiyle imar yasalarının ihlali ile verilen cezaların yetersizliğini gidermek için yeni bir düzenlemeye gidilecekse sanıyorum işin caydırıcılık yönü büyük önem taşıyor.
Pazartesi günü bir tanıdığımla sohbet ederken, cezaevlerinin dolduğunu, galiba yakında bir af gündeme gelerek cezaevlerinin var olan doluluktan kurtarılması gerektiğini belirti. Bu da gösteriyor ki, cezaların caydırıcı hale getirilmesine ihtiyaç var. Cezaevlerine belli periyotlarla girmeyi alışkanlık haline getirmiş kimselerden bahsediliyor, dedi. Sonuç olarak diyebiliriz ki, hiç olmazsa son depremden gerekli dersi almış olarak ona göre gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirebilirsek bundan sonrası için gerekli tedbiri almış olacağız. Ancak, hemen belirtelim ki ciddi bir anlayış değişimine ihtiyaç olduğunu da unutmamak gerekiyor. Hemen belirteyim ki bu zihniyet değişimin sağlanması da çok kolay değil. Yani ucunun kime dokunduğu önem kazanıyor.