Bundan sonrası için neler yapmalı?

Abone Ol

Millet olarak hepimizin yüreği yanıyor, insanım diyen herkes için de bu doğal bir duygu. Bunun içindir ki, sadece deprem bölgelerinde gecelerini gündüzlerine katarak enkaz altından bir canlı beden çıkarabilmek için uğraşanlar değil, televizyon başında gelişmeleri izleyenlerin de kurtarma ekipleri gibi yürekleri yanıyor. Çoğu zaman yanan yürekler gözyaşı olup akıyor. Çünkü yaşananlara üzülmek için enkaz altından çıkartılanların bir yakınınız ya da tanıdığınız olması gerekmiyor. Çünkü toplumsal bir felaket ve acı yaşıyoruz. Bu duyguları yaşarken özellikle ilgililerin geleceğe dönük kafa yormaları, benzer yıkımların bir daha yaşanmasını engellemek için nelerin yapılması, nelerin yapılabileceğine kafa yormaları gerekiyor. Bunun için kendiliğinden oluşmuş olan hassasiyetin kalıcı tedbirlere yönelinmesinin sağlaması gerekiyor. O zaman yaşanan bu büyük acıdan gerekli ders alınmış olacaktır

Tüm bunları hatırlatmaktan maksadım, artık ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeği açıkça bir kez daha görülmüş durumda. Böyle olunca felaketin oluşturduğu heyecan geçtikten sonrada depreme karşı alınabilecek tedbirlerin alınması, var olan düzenlemelerin uygulamasının tam olarak sağlanması, bunun depremle mücadelenin bir parçası haline getirilmesi şart. Bu yapılmadığı takdirde bir süre sonra depremin oluşturduğu heyecan ve hassasiyet zayıflamaya başlıyor. Sonuç olarak depremin tahribatını mümkün olduğunca azaltacak tedbirlerin alınması ve var olan kurumsal ve yasal düzenlemelerin uygulanması konusunun gevşetilmemesi gerekiyor.

Çünkü yaşadığımız tüm deprem felaketlerinde nelerin yapılması gerektiği defalarca dile getirildi. Ancak, aradan asırlar değil, 10-20 yıl geçmesi ile hassasiyetler azalmaya başlıyor. Böyle olunca da var olan yönetmeliklerin tam olarak uygulanmasında bir gevşeme ortaya çıkıyor. Sanki bu durum, yaşanan heyecanın geçiciliğini toplum olarak bir huy haline getirilmiş. Sonuç olarak konuşmak, nelerin yapılması gerektiğinin dile getirilmesi soruna çözüm getirmiyor. Bu bakımdan artık depreme yönelik alınacak tedbirlerin ve düzenlemelerin içselleştirilmesi, var olan yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında gevşemeye meydan verilmemesini sağlayacak tedbirlerin alınması gerekiyor. Çünkü olayların ne gibi sonuçlar doğuracağını, buna karşı nelerin yapılması gerektiğini yüzlerce kere hatırlatmak, eğer söylenenler uygulamalarla hayata geçememiş ise çekilen acıları azaltmıyor. Bu durumun millet olarak bilinmeyen tarafı yok. Yaşadığımız depremler bunu tekrar tekrar gösterdi. Ancak, galiba millet olarak acıları unutmayı tercih eder bir yapımız olacak ki, değişen bir şey olmuyor. Kısacası, depremin önlenmesi mümkün olmamakla birlikte tahribatın hafifletilmesi hususunda nelerin yapılacağının bilinmeyen bir yanı olmadığı gibi, imkânsız da değil.       

Sonuç olarak son deprem ile yaşadığımız acılar ve kaybettiklerimizin oluşturduğu duygusallığın ders almamızı sağlaması sanıyorum konuşmaktan çok daha olumlu etki bırakacak, hatta ülkemiz depremlerden kurtulamayacağına göre hiç olmazsa devlet ve millet olarak yapmamız gerekenleri yapmış olarak gelecekte şunu da yapsaydık, bunu da yapsaydık gibi faydasız pişmanlıkların işe yaramayacağını bugünden beynimize kazımamız gerekiyor. Aksi halde geçmişte yaşadığımız depremlerde duyduklarımızı, yaşadığımız üzüntüleri tekrar tekrar yaşamaya devam edeceğiz demektir.