Ayrıştırmayın yeter

Abone Ol

Bu millet tüm felaketlerde, sıkıntılı günlerde kol kola girmiş, sıkıntıları birlikte aşmayı başarmıştır. Bu bakımdan bir takım hesaplar uğruna ayrıştırıcı bir dil kullanmayı usul haline getirmiş olanlar deprem ile birlikte 85 milyonunun tek yürek olması çağrısında bulunuyorlar. Aslında böyle bir çağırının yanlış bir tarafı yok. Ancak, bu milletin tüm olumsuzluklar karşısında kendiliğinden tek yürek olduğunun unutulmaması gerekiyor. Ancak, sürekli olarak ayrıştırıcı bir dil, kavgacı bir üslup sergileyenlerin hiç olmazsa bu vesile ile ayrıştırıcı bir dil kullanmayı terk etmeleri gerektiğinin farkına varabilmeleri toplum olarak ayrışmayı büyük ölçüde engelleyecektir.

Ne var ki, millet olarak büyük bir acı yaşarken bir siyasinin yaptığı açıklamada, “ Cumhur İttifakı olarak halkımızın yanındayız, tüm yönetici ve parlamenterlerimiz felaket bölgelerinde” demesini yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü yapılan açıklamada sanki Cumhur İttifakı felaketi dert edinmiş ama onların dışında kalan Millet İttifakı ve diğer partilerin milletin yardımına koşmak gibi bir dertleri yokmuş anlamı çıkıyordu. Kısacası, belli ki söz konusu açıklamanın sahibi sözlerinin böyle de yorumlanabileceğini düşünmemiş… Ancak, siyasi üslup öylesine bir sakat noktaya gelmiş ki, ayrımcılık yapmadan, bunun da ötesinde milletçe yaşadığımız bir felaketten siyasi çıkar sağlamak sanki beyinlere işlemiş.
Bu bakımdan bir takım hesaplar uğruna siyasiler ve yönetim kademelerinde bulunanlar toplumu ayrıştıracak eylem ve söylemlerden kurtulabildikleri takdirde bu millet çok büyük bir çoğunluğu ile kenetlenecektir. Bunun için ille de büyük bir felaket yaşamamıza da gerek yoktur. Sahip olduğu bir ekmeği bölüşerek paylaşmayı kimsenin hatırlatmasına ihtiyaç duymadan yapan bir millettir.

Bunun da ötesinde gün boyu televizyonlarının başında gelişmeleri takip eden milyonlar enkaz altından çıkan her yaralıyı gözyaşları ile izlemiş, adeta bir arada bulunanlar ortak acıyı yüreklerinde hissetmenin duygusallığını yaşamıştır. Bu bakımdan acılar karşısında kucaklaşmak için birilerinin çağrı yapmasına gerek yoktur. Sadece felaket anlarında değil hayatın akışı içinde de bu millet ayrıştırıcı üslup ve söylemlere son verilmesi halinde bu millet kendiliğinden kucaklaşacaktır. Yeter ki bazı siyasiler bir miktar fazla oy alabilmek için toplumu ayrıştırıcı tavırlarını terk etsinler. Kaldı ki, Cumhur İttifakı ülkeyi yönetme noktasındadır. Bu felaket anında en büyük görev yöneticilere düştüğüne göre hem yönetim kadrosunda olmaları hasebiyle hem de zaten herkes için olduğu gibi hem de bu ülkenin fertleri olarak yerlerinde duramamaları gerekiyor. Yani, hem yönetici hem de insan olarak 85 milyonun kucaklaştığı bir noktada bu sorumluğu sadece bir kısım siyasi kadrolara aitmiş gibi takdim etmek ayrıştırıcı üslubun bir türlü terk edilememiş olmasını gösteriyor. Bu ayrıştırıcı üslup felaket halinde de terk edilemeyecekse ne zaman terk edilecek?