Karşı karşıya kaldığımız büyük deprem felaketinden sonra her gün “acı gerçeklerle” yüzleşiyoruz!
Bu “acı gerçeklerden” biri ülkemizin nerelerinde deprem felaketi yaşanacağını üç aşağı beş yukarı biliyor olmamız!
Diğeri ise bunun ne zaman olacağını bilemiyor olmamız!
Mesela İstanbul’da büyük bir deprem felaketi yaşanacağını hepimiz biliyoruz ama ne zaman olacağı konusunda kesin bilgimiz yok!
Sadece tahminler var!
Tahminler 2030’a kadar yüzde 64, 2050’ye kadar yüzde 75, 2095’e kadarsa yüzde 95 deprem felaketi yaşanacağına işaret ediyor.
Bu tahminler tutabilir de, hiç tutmayabilir de!
Evet, ülkemizin nerelerinde deprem felaketi yaşanacağını üç aşağı beş yukarı bilebiliyoruz ama ne zaman olacağını bu netlikte bilemiyoruz.
Konuyla ilgili en gerçekçi söylem “Allah bilir” olsa gerek!
Biz nerelerde deprem olacağını bilip, ne zaman olacağını bilemediğimize göre yapacağımız tek şey, depreme dayanıklı konutlar üretmek.
İşte bu konuda çok ciddi zaaflarımız var.
Her deprem felaketinden sonra neler yapmamız gerektiğini uzun uzadıya sıralıyoruz ama bir süre sonra yeniden eski vurdumduymazlık günlerine geri dönüyoruz.
Sanki “otuz yılda, kırk yılda, elli yılda ya da yüz yılda bu kadar zayiat normal” der gibi bir halimiz var.
Felaketi yaşadığımız ilk günlerdeki duyarlılığımız sonradan yerini büyük bir duyarsızlığa terk ediyor.
Bunu 99 depremini yaşamış biri olarak söylüyoruz.
Çünkü 99 depreminde sokaklarda “nerede bu devlet” diye yetkili arayanların bir süre sonra “imar affı” çıkararak felakete çanak tuttuklarına tanıklık edenlerdeniz.
Elbette “imar affı” çıkarılırken de “iyi niyet” hâkimdi ve vatandaşların sorunlarının çözüme kavuşturulması hedefleniyordu.
Ancak ne var ki şimdi üzülerek görüyoruz ki, sorunlarını çözüyoruz derken onların ölüm fermanlarını imzalıyormuşuz!
Hoş “imar affı” çıkarılmamış olsa ne değişecekti?
İmara aykırı yapılaşmalar ortadan kaldırılacak mıydı?
Hiç sanmıyoruz.
Yapılması gereken, imara aykırı yapılaşmaya göz yumulmaması ve onlara hayat hakkı tanınmaması olmalıydı!
Zira imara aykırı yapılaşmaya göz yumulunca yaşadığımız deprem felaketi bize hiç hayat hakkı tanımadı!