Peygamberimizin (s.a.v) 40 hadisi ve metinlerini sizler için derledik. İşte kolaylık ezberleyebileceğiniz 40 hadisi şerif...
- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İmân, 95.)
- “İslâm, güzel ahlâktır.” (Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.)
- “İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.” (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.)
- “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.)
- “İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: ‘Utanmadıktan sonra dilediğini yap!’ sözüdür.” (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.)
- “Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.” (Tirmizî, İlm, 14.)
- “Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)” (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.)
- “Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.” (Tirmizî, Birr, 55.)
- “Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu’abü’l-Îmân, 4/334.)
- “İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü ‘Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)’ sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.” (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.)
- “Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.)
- “İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.)
- “Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.” (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31.)
- “Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.” (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.)
- “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.)
- “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.” (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.)
- “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.)
- “Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.” (Buhârî, Edeb, 57, 58.)
- “Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.” (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.)
- “(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.” (Tirmizî, Birr, 58.)
- “(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.” (Tirmizî, Birr, 36.)
- “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” (Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
- “Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.” (Tirmizî, Birr, 3.)
- “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.” (İbn Mâce, Dua, 11.)
- “Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizî, Birr, 33.)
- “Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ’, 11; İbn Mâce, Nikâh, 50.)
- “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.)
- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.)
- Peygamber Efendimiz “(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının.” buyurdu. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyurdu: “Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak.” (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.)
- “Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.” (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.)
- “Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.)
- “Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir.” (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.)
- “Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.” (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.)
- “Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.)
- “Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164.)
- “Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe) cennete giremezler.” (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.)
- “İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.” (İbn Mâce, Ruhûn, 4.)
- “Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.)
- “İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.)
- “Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz.” (Tirmizî, Cum’a, 80)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيم
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰي اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
MUHTEREM ÖMER MUHAMMED ÖZTÜRK TARAFINDAN DERLENEN 40 HÂDİS-İ ŞERÎF BESMELE – HAMDELE - SALVELE
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيمِ مِفْتَاحُ كُلِّ كِتَابٍ
“Bütün semâvî kitâbların anahtarı, Besmele-i Şerîfe’dir.” (Câmi’u’s-sağîr)
اَلْحَمْدُ عَلٰي النِّعْمَةِ أَمَانٌ لِزَوَالِهِ
“Cenâb-ı Hakk’ın ni’metlerine şükür, o ni’metin zevâline (yok olmasına) emândır.” (Deylemî)
اِنَّ اَوْلَي النَّاسِ بِي اَكْثَرُهُمْ عَلَيَّ صَلاَةً
“Sizden bana en yakın olan kimse, bana çokça salevât getirendir.” (Câmi’u’s-sağîr)
ÎMÂN VE İHLÂS
لاَيَقْبَلُ اللّٰهُ اِيمَانًا بِلاَعَمَلٍ وَلاَعَمَلاً بِلاَاِيمَانٍ
“Cenâb-ı Allah amelsiz îmânı ve îmânsız da ameli kabûl buyurmaz.” (Menâvî)
اِنَّمَا الْأَعْمَالُ بِالنِّيّٰاتِ
“Ameller niyetlere göredir.” (Menâvi)
اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ
“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Müslim)
اِنَّ اللّٰهَ تَعَالٰي يُعْطِي الدُّنْيَا عَلٰي نِيَّةِ الْاٰخِرَةِ
“Âhiret saâdeti için çalışanlara Cenâb-ı Hakk dünya saâdetini de ihsân buyurur.”
(Deylemî)
اَلنِّيَّةُ الْحَسَنَةُ تُدْخِلُ صَاحِبَهَا الْجَنَّةَ
“Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmak için beslenen güzel niyet, sâhibini cennete dâhil eder.” (Deylemî)
أَخْلَصْ دِينَكَ يَكْفِيكَ الْعَمَلُ الْقَلِيلُ
“İbâdetini riyâ (gösteriş), garaz (bozuk niyet) ve ivazdan (karşılık beklemekten) hâlis et (temizle). Bu halde az bir amel senin için kâfîdir (yeterlidir).” (Münâvî)
لاَيُؤْمِنُ عَبْدٌ حَتّٰي يَكُونَ قَلْبُهُ وَلِسَانُهُ سَوَاءً
“Lisan ile kalb bir olmadıkça hiçbir kul, mü’min-i kâmil olmaz.” (Kenzü’l İrfân)
GÜZEL AHLÂK VE SÜNNETLER
تَزَوَّجُوا فَاِنِّي اُبَاهِي بِكُمُ الْاُمَمَ
“Evlenin çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.” (Buhârî, Müslim)
أَنَا وَكَافِلُ الْيَتِيمِ فِي الْجَنَّةِ هٰكَذَا
“Yetimi himâye eden cennette şöylece benimle beraberdir.” (Resûlullâh (s.a.v.) ‘hâkezâ’ derken şahâdet parmağıyla orta parmağını aralıklı açarak göstermiştir.) (Buhârî)
طَلَبُ الْحَلاَلِ جِهَادٌ
“Helâlinden kazanmak hak yolunda yapılan muhârebe kadar ecirlidir.” (Deylemî)
أَفْضَلُ الْمُؤْمِنِينَ اَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
“Mü’minin en fazîletlisi, ahlâkı en güzel olanıdır.” (Buhârî)
قَيِّدُوا الْعِلْمَ بِالْكِتَابَةِ
“İlmi kitâbetle; yani yazarak bağlayın.” (Tirmizî)
مَنْ دَلَّ عَلٰي خَيْرٍ فَلَهُ أَجْرُ فَاعِلِهِ
“Kim bir hayra delâlet ederse onu işleyen gibi ecir alır.” (Beyhakî)
قَيِّدْ وَتَوَكَّلْ
“Deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül et.” (Tirmizî)
بُعِثْتُ لِاُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْاَخْلاَقِ
“Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere peygamber ba’s olundum (gönderildim).” (Buhârî, Müslim)
لَيْسَ الْغِنٰي عَنْ كَثْرَةِ الْعَرَضِ وَلٰكِنَّ الْغِنٰي غَنِيَ النَّفْسِ
“Zenginlik arâzî ve mal çokluğundan ibâret değildir. Asıl zenginlik kalp zenginliği yani kanaattir.” (Müslim)
خَيْرُ الْأُمُورِ اَوْسَاطُهَا
“İşlerin hayırlısı ortalarıdır. Yani ifrat ve tefritten âzâde (aşırılıktan uzak), mu’tedil (orta) olandır.” (Beyhakî)
اِنَّ مِنَ السَّرَفِ اَنْ تَأْكُلَ كُلَّ مَآاِشْتَحَيْتَ
“Canın her istediğini yemek de israf cümlesindendir.” (Ebû Dâvud)
طُوبٰي لِمَنْ طَالَ عُمْرُهُ وَحَسُنَ عَمَلُهُ
“Ömrü uzun ve ameli hareketi, işi ve ibâdeti güzel olan kimseye ne mutlu!” (Taberânî)
أَحَبُّ الْاَعْمَالِ اِلٰي اللّٰهِ اَدْوَمُهَا وَاِنْ قَلَّ
“Amellerin Allah’a en sevgilisi, az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî)
TEMİZLİK VE ABDEST
اِذَا جَاءَ اَحَدَكُمْ اَلْجُمْعَةَ فَلْيَغْتَسِلْ
“Sizden herhangi biriniz Cumâ namazına gideceği zaman gusletsin.” (Buhârî, Müslim)
عَامَّةُ عَذَابِ الْقَبْرِ مِنَ الْبَوْلِ
“Kabir azâbının çoğu idrardan temizlenmeye ehemmiyet vermemektendir.” (İbn Mâce, Nesaî)
اَلسِّوَاكُ شِفٰاءُ مِنْ كُلِّ دَاءٍ اِلاَّ السَّامُ اَلسَّامُ الْمَوْتُ
“Dişleri misvak ile temizlemek ölümden başka bütün hastalıkların mühim bir kısmına şifâdır.” (Keşfü’l hafâ, Deylemî)
اَلنَّظَافَةُ تَدْعُوا اِلٰي الْاِيمَانِ
“Temizliğe itinâ ve devamlılık, insanı tam bir îmâna da’vet eder.” (Taberânî)
اِذَا تَوَضَّأَ اَحَدُكُمْ فَهُوَ فِي صَلاَةٍ مَالَمْ يُحْدِثْ
“Sizden birisi abdestli bulunmak niyetiyle abdest alırsa, abdesti bozulmadıkça namazda bulunmuş gibi ecir alır.” (Münâvî)
NAMAZ
اَحْسِنُوا اِقَامَةَ الصُّفُوفِ فِي الصَّلاَةِ
“Namazda safları iyi doğrultunuz, yani bir hizâda ve muntazam tutunuz.” (Müslim)
اِذَا دَخَلَ اَحَدُكُمْ اَلْمَسْجِدَ فَلاَ يَجْلِسْ حَتّٰي يُصَلِّيَ رَكْعَتَيْنِ
“Sizden biriniz mescide girdiği zaman iki rek’at namaz kılmadıkça oturmasın.” (Müslim)
اَوَّلُ تُحْفَةُ الْمُؤْمِنِ اَنْ يُغْفَرَ لِمَنْ صَلّٰي عَلَيْهِ
“Mü’minin öldükten sonra verilmesine sebeb olduğu ilk hediyesi, cenâze namazını kılan kimsenin Allah katından mağfiret dilemesidir.” (Deylemî)
ZEKÂT, SADAKA VE ORUÇ
لِكُلِّ شَيْءٍ زَكَاةٌ وَزَكَاةُ الْجَسَدِ الصَّوْمُ
“Her şeyin bir zekâtı vardır. Cesedin zekâtı da oruçtur.” (İbn-i Mâce)
مَنْ اِعْتَكَفَ عَشْرًا فِي رَمَضَانَ كَانَ كَحَجَّتَيْنِ وَ عُمْرَتَيْنِ
“Kim ramazanın son on gününde itikâf ederse iki hac ve iki umre sevabı alır.” (Suyûtî, Dürru’l Mensûr, 1/486)
اِذَا أَدَّيْتَ زَكَاةَ مَالِكَ فَقَدْ قَضَيْتَ مَا عَلَيْكَ
“Malının zekâtını ödediğin zaman artık üzerinde olan borcunu yerine getirmiş olursun.” (Buhârî)
اِذَا تَصَدَّقْتَ فَأَمْضِهَا
“Sadaka vereceğin zaman geciktirme.” (Müsned)
أَفْضَلُ الصَّدَقَةِ سَقْيُ الْمَاءِ
“Sadakaların en fazîletlisi su içirmek ve su hayrı yapmaktır.” (Ahmed bin Hanbel)
CİHÂD
وَفْدُ اللّٰهِ ثَلاَثَةٌ: اَلْغَازِي وَالْحَاجُّ وَالْمُعْتَمِرُ
“Allah’ın elçisi üçtür: 1. Gazâ eden (Düşmanla savaşan) 2. Hacceden 3. Umre yapan” (Sünen-i Nesâî)
اَلْجَنَّةُ تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ
“Cennet gâzîlerin kullandığı kılıçların gölgesi altındadır.” (Buhârî)
أَفْضَلُ اَعْمَالِ الْمُؤْمِنِينَ جِهَادٌ فِي سَبِيلِ اللّٰهِ
“Mü’minlerin amellerinin en fazîletlisi Allah yolunda savaşmaktır.” (İbn Asâkir)
اَلْحَرْبُ خُدْعَةٌ
“Harb bir hud’adır (hiledir).” (Müslim)
وَصَلّٰي اللّٰهُ عَلٰي سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ) صَلّٰي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ(